Milliyet Ege’den 90+3 “Büyük Altay’da Geri Sayım Başladı”

Milliyet Ege'nin usta kalemleri, haftalık analizleri ve yorumları ile İzmir takımlarını değerlendiriyor...

Bülent Buda: Önce, yıllar sonra sevgili Yalçın Koşukavak yuvaya döndü. Hoş geldi, sefalar getirdi. Ardından eğer zihinsel ya da fiziksel bir takıntısı yoksa Tatos kulübede beklemez. Yorulursa oyundan alırsınız, işlemi tamamlarsınız. Bir şey daha. Görünen o ki Kerim’le ikisi bir arada olmuyor. Ya biri ya öteki ya da hangisi iyiyse dönüşümlü. Bitmedi. Ukalalığım tuttu bir kere. Özgür geride, Doğa onun önünde. Bağışlayın beni o da olmadı. Çok daha yaşamsal olanı Marco’yu o kadar sağa sola koşturmayın. Dursun, beklesin de demiyorum. Elbette hareketli olacak. Ama hücumun merkezinden uzaklaştığında da işlevsel olmuyor. Marco, maçın yine de en üretkeni. Bir tane çizgiden çıkardı. İkincisinde de merkeze döndü plaseseni yaptı 3 puanı aldı. Bitirirken iki şey daha. İlki Altınordu karşısında Putsila buram buram burnumda tüttü. İkincisi Bursa’da mis gibi iki erken gol. Ardından o ölümcül geriye yaslanma hastalığı. Bu süreçte de önümdeki deftere not düşmüşüm. Fiziksel değil, zihinsel olarak ayakta kalabilselerdi Bursa’yı kendi sahalarında perişan ederlerdi. Sonuç olarak sevgilerimle hoş geldin hocam… Bu arada Marco, Altınordu’ya en çok atan futbolcu olarak tarihe geçti.

Fatih Tanfer: Altay-Altınordu derbisi futbol olarak heyecanlı, mücadele olarak üst düzeydeydi. Yalçın Hoca, göreve geldikten sonra takımda en belirgin değişiklik, usta golcü Marco Paixao’yu topla ceza alanında buluşturma problemini çözmesiydi. Elinde böylesi golcün varsa macera aramaya, yeni buluşlara yer yok. Marco, sadece gol atmakla kalmıyor, inanılmaz bir röveşata ile kendi kalesinden topu çizgiden çıkarıyor. İkinci yarıda da Turgut Doğan getiriyor, golünü atıyor. Bu formunu devam ettirirse, Altay’ın hedefe ulaşmasında en büyük etkenlerden birisi olacak. Altay’ın güçlü bir oyun anlayışı var. Oyuncu profillerine uygun bir oyun planını da izledik. Ancak 10 kişi kaldıktan sonra Altınordu gibi enerjik bir takım karşısında oynamak kolay değil. Savunmada kaldı. Sebebi yediği baskının yoğunluydu. Fakat doğru oynadı ve hızlı hücumlarla gol aradı. Futbol psikolojinin önemi büyüktür. Oyununu geliştiren kazanır. Altay da hızlı gelişimini yükseltiyor ve umut veriyor.

Mehmet Demirtaş: HHani hep deriz ya, ‘Atanın ve tutanın iyi olacak’ diye. Peki, bir futbolcu hem tutuyor hem atıyorsa nasıl olur? Ben cevaplayayım hemen. Harika olur, ismi de Paixao olur. Harika bir oyuncu, müthiş profesyonel ve iyi bir golcü. Siyah beyazlıların başına gelen en güzel şeylerden birisi. Oyunun her anında, her alanında onu izlemek mümkün. “Paixao bugün yok” dediğinizde bile o aslında birtakım işleri halletmiş oluyor. Bir de bakıyorsunuz, golü atmış sevince koşuyor. Genel olarak Altay, maçın ilk düdüğünden son saniyesine kadar sahada dominant olan taraftı. Coşkulu seyircisini arkasına, kenarda 90 dakika heyacanını bir an olsun yitirmeyen Yalçın Koşukavak’ı da yanına almış tam gaz ilerliyor. Bitirici vuruşlar daha net olsa farka koşabilirlerdi, tek golle yetindiler. Özellikle orta alandaki dinamik oyunuyla Yılmaz Özeren gizli kahraman oldu. Turgut Doğan Şahin’in servisinde iyi bir tek vuruş yaparak derbi tarihine geçen Marco Paixao ise grafiğini her geçen gün artırıyor. Adım adım hedefe yürüyen Altay’ı uzun bir yol bekliyor. Uzun yolda başarılar Altay..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

İlgili Haberler

Başa dön tuşu