“Geçmişten günümüze değerlerimiz konuşuyor” Mehmet Dinçel, “Futbola gelecek kazandırmalıyız”

Milliyet Ege Spor Servisi, yine bambaşka bir yayın formatı ile sizlerle. Türk futbolunun ve İzmir futbolunun iz bırakan isimlerini, Milliyet Ege Spor Müdür Mehmet Demirtaş ve yazar Fatih Tanfer, sizlerle buluşturuyor.

  • Adnan Süvari’nin döneminde Göztepe seçmelerini geçti ve sarı kırmızılı formayı kaptı. ardından 1 yıllığına Almanya’ya gitti. Türkiye’ye döndüğünde İzmirspor Altınordu, Karşıyaka gibi İzmir kulüplerinde oynadı. Futbol kariyerini noktaladıktan sonra Göztepe’de menajer olarak görev aldı. Onun adı Mehmet Dinçel……
  • ”Altyapılarımızda yetenekli gençlerimiz var. Onlar yabancı oyuncuların gölgesinde kalıyor. Türk futbolunun geleceğini inşa etmek istiyorsak onlara şans verip, güvenmeliyiz”
  • Salgın sonrası gerekli hamleler yapılmalı ve durum lehimize çevrilmelidir. Oyuncu ücretlerinden öz kaynak modeline kadar her şey, yeniden gözden geçirilmelidir”

Koronavirüs salgını sebebiyle spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, tarihin tozlu yapraklarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesiyle Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, siz sporseverlere sunuyor. İzmir’de doğup büyüdü. Göztepe’nin seçmelerini geçerek kendini kanıtladı ve İzmirspor, Altınordu, Karşıyaka gibi birçok İzmir takımında forma giydi. Adı, İzmir futboluyla bütünleşti. Efsane futbolcu Mehmet Dinçel, futbol ve özel hayatını, gelecek nesillere önerilerini ve günümüz futbolunu sizler için anlatıyor. Keyifli okumalar…

  • Sevgili Mehmet Dinçel bize kendinizden bahseder misiniz?

1 Ağustos 1954 yılında İzmir’de dünyaya geldim. Adnan Süvari döneminde Göztepe’de futbolcu seçmeleri vardı. 300-400 kişi, o seçmelere katılım göstermişti. O kadar kişinin arasından seçmeleri kazanmıştım. Bunun ardından 2-3 sene geçti. Almanya’da genç kategorilerde bir turnuva düzenlenmişti. O turnuvada da başarılı maçlar çıkardım. Ülkemize geri dönünce Göztepe de turnuva düzenledi. O zamanlar Alsancak Stadı’nın toprak sahası vardı. O sahada bir Alman takımıyla karşı karşıya geldik. Maç sonrası Alman ekibinin teknik direktörü birkaç arkadaşımızla birlikte beni, takımda görmeyi çok istediğini söyledi. 5-6 arkadaşımla birlikte Almanya’nın yolunu tuttuk. Orada 1 sene minik takımda oynadık. Çok yakın bir arkadaşım, geri dönmek istediğini söyledi. Ben de o zaman onların yanında kalıyordum. Onu kırmayarak 1 senenin ardından geri döndüm. 1970-71 sezonuydu. Adnan Süvari’nin yardımcılığını yapan bir antrenör beni, Antalyaspor’a götürdü. Türkiye’de amatör futbolculuk dönemim başladı. 1971-72 sezonunda Ödemiş’e, 1972-73 sezonunda Elazığ’a transfer oldum. 1974-75 senesinde de Isparta’da askerliğimi yaptım. Daha sonra Ankara’ya gelerek amatör futbolculuk hayatıma devam ettim. Ardından tekrar Isparta’ya döndüm ve Ispartaspor’da oynadım. 1976-77 sezonunda Manisa’da oynadım. 1977 yılından 1979 yılına kadar İzmirspor’da futbolculuğumu sürdürdüm. 1979-80 sezonunda da Altınordu maceram başladı. Bu serüven, 5 yıl sürdü. 1980-81 yılında Karşıyaka’ya kiralandım. Tekrar Altınordu’ya dönerek 2 sene daha burada forma giydim. Ardından Konya’da kısa süre futbolculuk yaptım. 1985-86 sezonunda Çeşme’ye gelerek burada kariyerimi sürdürdüm. Daha sonra İstanbul’da teknik direktörlük kursuna katıldım. Emekli olduktan sonra 7 sene de Sabah Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptım. 2000 yılına geldiğimiz zaman Göztepe’de menajerlik görevini üstlendim. Ne yazık ki eşimi kaybettikten sonra da Çeşme’de yaşamıma devam ettim.

  • Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Tabi birçok takımda, birçok ilde uzun seneler oynadıktan sonra geride birçok anı bırakıyorsunuz. Bu anıların hepsi çok ayrı bir yere sahip. Örneğin Karşıyaka’da oynarken hafızamdan silemediğim bir anım var. Atatürk Stadı’nda Antalyaspor ile oynayacaktık. Statta 40-45 bin seyirci, bu maç için gelmişti. Biz de Antalyaspor da şampiyonluk için mücadele ediyorduk. Karşılaşmaya çok talihsiz bir şekilde başladık. İlk yarıyı 2-0 geride kapattık. İkinci yarıda ise kendimize yavaş yavaş geliyorduk. Futbol kariyerim boyuncu çok önemli mücadelelerde yer aldım. Ancak bu belki de en özeliydi. Bulduğumuz ataklar sonucu durumu 2-2’ye taşımayı başardık. Son dakikalarda pozisyonları harcadık ve galibiyeti kıl payı kaçırdık. Rakibimiz karşısında 1 kişi eksiktik. Ben de o maç 2 kişilik oynayarak eksikliği hissettirmemiştim. Bir de Altınordu formasıyla bir anım var. Aydın’a deplasmana gitmiştik. Taraftarlarla tartışmaya girmiştik. Küfürler havada uçuşuyordu. Maç inanılmaz gergin olmaya başlamıştı. Dakika 90’da bir penaltı oldu. Takımımızdan kimse bu penaltıyı kullanmak istemiyordu. Penaltıcı olmamama rağmen topun gerisine ben geçtim. Topu filelere yolladım. Maçı da bu golle kazandık. Soyunma odasına gittiğimizde beni kutlamaya gelenler oldu. Hepsini kendi kramponumla kovalamaya başladım.

  • Yeni nesile önerileriniz var mı?

Yeni nesil kesinlikle çok şanslı. Bunu bir kere kabul etmeliler. Sahalar, transfer ücretleri çok iyi. Kesinlikle imkanları harika. Bunu değerlendirmeleri gerekiyor. Kulüplerimizde yetenekli gençlerin olduğuna inanıyorum. Ne yazık ki oynadıkları kulüplerde yabancılardan sıra gelmiyor ve o yeteneklerini sergileme fırsatı bulamıyorlar. Bulanlar da değerlendiremiyor. Ancak koronavirüs sonrası altyapıya yönelim artacaktır. Bunu iyi değerlendirerek kendilerini göstermeliler. Bir de bana göre en önemlisi, sahada amatör ruhla oynayarak, saha dışında da profesyonelce hayatlarını sürdürmeliler. Uyku düzeninden yemeğe, her şeye dikkat etmeliler.
l Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Özellikle 3 büyük takım, her sezon şampiyon olmak adına anormal harcamalar yaparak geride büyük borçlar bırakıyorlar. TFF de yabancı sayısını serbest bırakınca durum bu hale geldi. Takımlarımız maddi manevi sıkıntıya girdiler. Umuyorum ki bu koronavirüs sonrası işler daha iyiye gidecek. Bu krizinden kazançlı çıkmak bizim elimizde. Yabancı futbolculara verilen ücretler başta olmak üzere; altyapımız, öz kaynak modelimiz, eğitim sistemimiz, alt liglerimiz yeniden gözden geçirilmelidir. Koronavirüs bize her alanda ders verdiği gibi, futbolda da vermiştir. Gerekli çıkarımları yaparak doğru ve planlı adımlar atmalıyız. Gelecekte kendinden söz ettirmeyi başaran bir Türk futbolu için, bugünü en iyi şekilde planlamalıyız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

İlgili Haberler

Başa dön tuşu