“Geçmişten günümüze değerlerimiz konuşuyor” Sadık Seyhan, “Türkiye Altınordu’yu örnek almak zorunda”
Milliyet Ege Spor Servisi, yine bambaşka bir yayın formatı ile sizlerle. Türk futbolunun ve İzmir futbolunun iz bırakan isimlerini, Milliyet Ege Spor Müdür Mehmet Demirtaş ve yazar Fatih Tanfer, sizlerle buluşturuyor.
- Altınordu genç takımı’YLA futbola Merhaba dedi. kırmızı lacivertli formayı 15 YIL SÜREYLE terletti. Uşakspor, Kuşadasıspor, Kemalpaşaspor ve Dikilispor’da DA oynayıp 22 yıllık kariyerini noktaladı. Altınordu, Altay, BucaspoR VE İzmir BŞB’de toplam 29 yıl antrenörlük yaptı. O, Şeytan’ın efsane ismi Sadık Seyhan…
- ”Genç futbolcularımıza sonuna kadar güvenip destek olmalıyız. Herkes Altınordu modelini benimsediğini söylüyor, rol model gösteriyor ama uygulayan yok”
- “İçinde bulunduğumuz durumda TFF, Altınordu Başkanı Sayın Seyit Mehmet Özkan’ın sistemini ve çalışmalarını ivedilikle uygulamaya koymalı”
Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ile usta kalem Fatih Tanfer, ‘Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor’ köşesiyle Türk sporuna hizmet etmiş, İzmir futboluna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikâyelerini siz sporseverlerle buluşturmaya devam ediyor. 1970 yılında Altınordu’nun kapısından içeri giren, 15 sene hizmet ettiği kulüpte altyapıdan takım kaptanlığına kadar yükselen, kulübün en çok forma giyen isimlerinin arasına adını yazdıran, taraftarın has Altınordulu olarak gördüğü ve antrenörlük dönemlerinde çalıştırdığı takımlarda da başarıyı yakalayan Sadık Seyhan, futbolculuk geçmişini, unutamadığı anılarını, Türk futbolunun bugünkü durumunu sizler için anlatıyor. Keyfli okumalar…
- Sevgili Sadık Seyhan, bize kendinizden söz eder misiniz?
1955 yılında Uşak’ta doğdum. 1969 senesinde Altınordu genç takımında futbol hayatıma başladım. Hocamız, Bahri Altıntabak’tı. 17 yaşımda Zonguldak ile oynadığımız bir mücadele sonrası o hafta, haftanın karmasına seçildim. Başta İsmet Orhunbilge olmak üzere, Hikmet, Recep, Volkan Yayın Ağabey ve diğer ağabeylerim bana çok yardımcı oldular. Oğlumun ismini de bu yüzden Volkan koydum. Altınordulu taraftarların sevgisini kazanarak has Altınordulu oldum. 1984’e kadar Altınordu formasını giymenin gururunu yaşadım. Bu değerli kulübe 15 sene hizmet ettiğim için çok mutluyum. Altınordu formasını en çok giyen değerli isimlerin arasında anılmak, benim için onur kaynağı oldu. Sait Altınordu 27, Hikmet Orhunbilge 15, İsmet Orhunbilge 15, Beytullah Baliç 11, Erkan Velioğlu bu kulübe 8 sene emek verdi. Ben de 15 senemi Altınordu’da geçirdim. Ardından Uşakspor’da ve Kuşadasıspor’da 3 sene, Kemalpaşaspor ve Dikilispor’da 1 sene oynadım. 1991 yılında da antrenörlük hayatıma başladım. Altınordu, Altay, Bucaspor, İzmir Büyükşehir Belediyespor’da görev aldım. Şu anda da Altınordu Saruhanlı Futbol Okulu’nun sorumluluğunu yapıyorum. TÜFAD İzmir’de Milli Takımlar seçicisi ve aynı zamanda da yedek üyesiyim. Uşakspor’da gol krallığı yaşadım. Kuşadasıspor’da sezonu namağlup tamamlayarak şampiyonluğa ulaştım. İzmir Büyükşehir Belediyespor’da U19 şampiyonluğunu kucakladım. Bunun yanı sıra Tuna Üzümcü, Kenan Aslanoğlu, Ali Ölmez, Erdinç, Oğulcan Gökçe gibi oyuncuları yetiştirerek ülke futbolumuza katkı sağlamalarına yardımcı oldum. 22 sene profesyonel olarak futbolun içerisinde yer aldım. 29 sene antrenörlük yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. 1 erkek ve 2 kız çocuk olmak üzere 3 çocuğa sahibim. Atlas ve Birçe adında 2 tane de torunum var.
- Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Uşakspor forması altında oynarken Yeşilova maçımız vardı. Rahmetli Mustafa Hoca, beni Yeşilova’ya transfer etmek istiyordu. Sezon sonuna yaklaştığımız dönemlerde, “Bir sezon bizde oyna, seni Galatasaray’a transfer edelim” dedi. Yeşilova ile oynayacağımız maç öncesi maça gitmememi söyledi. Ama ben Mustafa Hoca’yı dinlemeyerek maça çıktım. Uşakspor taraftarları benim aleyhimde tezahürat yaptılar. Gol krallığında da Nihat Umut ile yarışıyorduk. Maçın ortalarına doğru benim attığım gol ile 1-0 öne geçtik. Taraftarlar sevinç yumağı oluşturdu. Maçın ardından teklifini yineleyen Mustafa Hoca, beni tebrik etti. Bir de Lüleburgaz ile bir hikayem var. O sezon Lüleburgaz’ı 3-0 yenmiş, maçın tüm gollerini ben atmıştım. Lüleburgaz çok iyiydi. Türkiye Kupası’nda Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi eleme başarısı göstermişti. Önce Altınordu ile anlaşmıştım. Lüleburgazlı idareciler de konuşmak ve anlaşmak için beni arıyorlarmış. İdarecilerle İzmir’de görüştük. Ben de ikna olmuştum fakat imzayı atmadım. Bu gelişmenin ardından Altınordulu yetkililer, beni Marmaris’e kaçırarak orada 1 hafta tuttular. Ardından imzayı attım ve Altınordu’da kaldım.
- Yeni kuşağa önerileriniz var mı?
Bizim zamanımızda şartlar iyi değildi. Mahallelerde ve arsalarda kendimizi geliştirdik. Ülkemizde yetenekli oyuncular çıkmıyor. Bunun sebebi de yeterince tesisin ve çalışma ortamının olmaması. Kendi evlatlarımıza bu ortamları sunmalıyız. Gençlerimiz için yapılacak ilk şey sevgiyle yaklaşarak, onlara öz güven kazandırmaktır. Beslenmelerine, dinlenmelerine dikkat ederek bireysel çalışmalarını iyi bir şekilde yürütmeliler. Ülkemizde bu konuda Altınordu harika bir model. Avrupa’da bile bir marka. Tüm takımlar bunu uygulamaya geçirmeliler.
- Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
TFF yönetimi sürekli değişiyor. Haliyle alınan kararlar da geçici oluyor. Örneğin Almanya 10 senelik program yapıyor. Bizim de böyle hareket etmemiz gerek. Çalışmalar, uzun vadeli, sistemli ve programlı olmalı. Federasyon, bu oyunun içerisinden gelen oyunculardan oluşmalı. Durumumuz ne yazık ki iyi değil. Türk futbolunda gençlerimize güvenmeliyiz. Herkes Altınordu modelini benimsediğini söylüyor ama uygulayan yok. TFF, Altınordu Başkanı Sayın Seyit Mehmet Özkan’ın çalışmalarını örnek alarak uygulamaya koymalı. Süper Lig’e bakıldığında teknik adamlar ve antrenörler hep aynı isimlerden oluşuyor. Bu isimler de altyapıda görev almadan direkt üst liglerde takımların başına geçiyorlar. TÜFAD İzmir Başkanı Sayın Şaban Acarbay, her zaman amatör takımların ve altyapıların ilkokula, ortaokula futbol dersleri koymaları gerektiğini düşünüyor.